✦ Halluks Valgus
Halluks valgus; başparmak ile birinci tarak kemiği arasındaki eklemde ortaya çıkan ağrılı şişlik olarak tarif edilir. Buradaki ana sorun birinci tarak kemiğinin diğer tarak kemiklerinden uzaklaşması sonucu başparmak ile arasındaki eklemin diziliminin bozulması ve tarak kemiği ucunun ayak yanında kemik çıkıntıya sebep olmasıdır. Başparmağın diğer parmaklara doğru eğilmesi de sık olarak bu bulgulara eşlik eder. Bu çıkıntının ayakkabı giyimine bağlı sürekli basıya maruz kalması, gerek kemikte gerekse kemiği örten yumuşak dokuda kalınlaşmaya sebep olur. Bası altında kalan bölgede oluşan içi sıvı dolu bir kesecik de çıkıntının daha büyük görünmesine sebep olur. Her ne kadar bu sorunun burun kısmı dar ve topuklu ayakkabı giyimi ile oluştuğu söylense de aslında halluks valgusun, ayakkabı giyimi ile ilerlemesi hızlanan, genetik bir yatkınlık olduğu kabul edilir.
Halluks Valgus Bulguları Nelerdir?
Hastalık ayak önünün taraklanmasına, ayakkabı giymede zorluğa ve çıkıntının sürekli basıya maruz kalmasına bağlı ortaya çıkan ağrıya sebep olur. Zaman içerisinde 1. tarak kemiğinin yukarı doğru açılanması ile ayakta basış bozuklukları ortaya çıkar, bu da ağrının ayak önünden ayak bileği ve baldıra kadar yayılmasına sebep olur. 1. parmağın diğer parmaklar üzerine doğru devrilmesi sonucu küçük parmaklarda da deformiteler ortaya çıkabilir ve ayak önü estetik görünüşünü kaybeder.
Tedavi Yöntemleri
Erken dönemde kemik çıkıntıyı koruyan yumuşak desteklerin kullanılması, parmak kutusu geniş ve yüksek ayakkabıların giyilmesi, ayak kavislerini destekleyen tabanlıkların kullanılması, parmağı doğru pozisyonda sabitleyen makaraların ve atellerin kullanılması gibi ameliyat dışı yöntemlerle hastanın şikayetlerinin geçirilmesi ve hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılması amaçlanır. Konservatif yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda veya çok ilerlemiş vakalarda cerrahi tedavi ile hem şikayetlerin geçmesi hem de ayak önünün görüntüsünün düzeltilmesi mümkündür. Halluks valgusta uygulanan cerrahi yöntemler çok çeşitlidir. Hastalığın ve hastanın özelliklerine göre yapılacak en doğru girişimin seçilmesi, cerrahi başarıda anahtar rol oynar. Genel olarak sadece yumuşak dokuyu düzeltmeyi hedefleyen ameliyatlarda iyileşme süresi daha kısa olsa da, bu tip girişimlerin uzun vadede başarısızlıkla sonuçlanması ve şikayetlerin tekrar ortaya çıkması sık görülen bir sorundur. Kemiksel düzeltmelerin yapıldığı operasyonlarda ise, iyileşme süresi daha uzun olsa da kalıcı başarı oranı çok daha yüksektir. Ayak ameliyatları genellikle spinal anestezi denilen ve belden itibaren bacakların uyuşturulmasını amaçlayan bir anestezi yöntemi ile yapılır. Bu yöntemde hem hastanın genel anestezi alması önlenir, hem de operasyon sonrası 12 saate kadar uzayan bir ağrı kontrolü sağlanmış olur. Başarılı bir ameliyat sonrası çoğu hastada alçı tespitine ihtiyaç olmaz. Hastalar, anestezinin etkisinin ortadan kalkmasını takiben günlük ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bir çift koltuk değneği ile opere ayağının topuğuna ve dış kısmına basarak ayağa kalkabilirler. Ayağa tam yüklenme için en az 4 hafta, kemik kaynaması için 2 ay, hastaların eski hareketli hayatına tamamen dönebilmesi için 2 ila 3 ay arasında bir süreye ihtiyaç vardır. Çalışan kişilerin operasyon sonrası 4 ila 6 haftalık bir rapor kullanımı ardından işe başlamalarında sakınca yoktur.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?